Hutbe: Ramazan’dan Sonra Oruç Halinin Devam Etmesi

Cuma Hutbesi

Muhterem Kardeşlerim! 

Recep ayı ile başlayıp şaban ayı ve kandillerle devam eden manevi bir atmosferden geçerek, büyük bir sevinçle karşıladığımız Ramazan-ı şerifi yine büyük bir üzüntü ile yolcu ettik. Takdir edileceği üzere, diğer zamanlara göre ramazanın dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır.

Ramazan orucunun farz kılınmasının hikmeti, müminlerin kötülüklerden arınması, güzel meziyetlerle donanmasıdır. Bu ayda oruçla bedenler ve nefisler terbiye edildi. Bir kez daha sabrı, yardımlaşmayı, paylaşmayı, özveriyi öğrendik. Dünya nimetlerinin bir sınav olduğunu; gelip geçici olanın değil, kalıcı ve ebedî olanın insanı yücelttiğini anladık. Gönüller manevi huzur ikliminde bir ay boyunca yıkandı. Bu duygularla ramazanda kazandığımız bu güzel haslet ve yüksek değerleri, Ramazan sonrasında da koruyup yaşamalıyız. Bu çok önemlidir, zira Yüce Allah’a karşı sorumluluğumuz sadece Ramazan ayına mahsus değildir. Ramazan ayında yoğun bir ibadetle vaktimizi geçirmeye çalıştık. Namazlara, ibadetlere ve cemaatçe yaptığımız vecibelere devam ettik. Muhtaçlara yardım ettik. Günahlarımıza tövbe ettik. Bunlara ve diğer dinî görevlerimize Ramazan sonrasında da devam etmeliyiz.

Ramazan’da aynı zamanda alışkanlık hâline getirdiğimiz birtakım iyi huylar ve güzel ameller olmuştur. Ramazan ayı boyunca kazandığımız bu iyi huyları ve güzel amelleri terk etmemeliyiz, bilakis devam ettirmeliyiz. Müslüman kişinin ramazanda olduğu gibi, güzel amellere devam ettiği takdirde Ramazan dışında da sonsuz ecir ve mükâfatlara nail olacağı şüphesizdir. Yeter ki az da olsa devamlı olmasına gayret etsin. Çünkü Cenâb-ı Hak “İnsan ancak çalıştığına erişir.”[1]buyurmaktadır.
İslam’a göre kulluk devamlılık ister. Dolayısıyla Ramazan ayında kazandığımız birtakım iyi huylar ve güzel amelleri hayatımız boyunca devam ettirmeye gayret etmemiz ve ihlasla yapmaya özen göstermemiz gerekir. Zira ömrün en hayırlısı, ibadetlere sabır göstererek, Yüce Allah’ın rızası doğrultusunda sürdürülenidir. Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, bir defasında Efendimiz (s.a.v.)’e: “Yâ Resûlallah! Hangi ibadet Allah Teâlâ’ya daha çok sevimlidir?” diye sorulmuştu. Efendimiz (s.a.v.) ise; “Az da olsa devamlı olanıdır.”[2]buyurmuşlardır. Bu yüzden ramazanda kazandığımız iyi huyları ve güzel amelleri ramazandan sonra da devam ettirirsek, alışkanlıklarımız şüphesiz ki ibadet olur.

Aziz Müminler!

Ramazan ayında elde edilen manevi değerler ve ameller maalesef ramazandan sonra yavaş yavaş terk ediliyor. İbadette gevşeme ve gaflet, müminler ya da aile arasında dargınlıklar ve kırgınlıklar yeniden baş gösteriyor. Ramazan’da yıkanan gönüller bu davranışlarla yeniden kirleniyor. Bu sebeple ibadetler sadece Ramazan ayına tahsis edilmemelidir. Çünkü bizler ölünceye kadar ibadetle sorumluyuz. Nitekim Cenâb-ı Hakk’ın “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”[3] emri bunu ifade etmektedir.

O hâlde, ramazanda nefsimizi ıslah etmek için gösterdiğimiz gayretimizi, kazandığımız güzel huyları ve hasletleri muhafaza etmeliyiz. Senenin bütün aylarında, hatta bir ömür boyunca güzel ameller işlemeye, Allah’a kulluk yapmaya devam etmek için çaba harcamalıyız. Zira yalnızca dünyamızı kazanmaya çalışmak bizi huzur ve saadete götürmez. Hem dünyamızı hem de ahiretimizi İslam’ın emrettiği şekilde kazanmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız.

Ramazan ayının kazanımlarını devam ettirmek için Peygamber efendimiz (s.a.v.)’in bu sünnetini tatbik etmeye de gayret edelim: “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur.”[4]

Allah aylarımızı, yıllarımızı ve ömrümüzü ramazanın bereketiyle bereketlendirsin. Âmin!

 

Bildiğiniz üzere Türkiye’deki seçimler için yurt dışındaki seçmenler de oy kullanma süreci içerisinde bulunmaktadır.

Teşkilatımız, mensuplarının bulunduğu her ülkedeki seçimlerde oy vermeyi, yani siyasi katılımı teşvik etmektedir. Çünkü oy kullanmak aktif katılımın ilk ayağıdır. Kişi oy kullanarak yaşadığı ya da köklü bağlantılarının bulunduğu ülkenin geleceği ile ilgili en önemli karara katılmaktadır.

Fakat kıymetli kardeşlerim, şunu hatırlayalım ki camilerimiz ve kurumlarımız siyasi tartışmaların ya da seçim kampanyalarının yapıldığı yerler değildir, olamazlar. Kaldı ki bu tip davranışlar bu mekanların ruhuna, amacına, mabetlerin kutsallığına uymaz.

Her birimiz bu bilinçle hareket ederek vatandaşlık görevimizi yerine getirelim. Cenab-ı Hakk’tan hem yaşadığımız ülkelerdeki seçimlerin hem de Türkiye’deki seçimlerin bütün yurttaşlarımız için hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.

[1] Necm suresi, 53:39
[2] Buhârî, Sahih, 20/100, H. No: 5983
[3] Hicr suresi, 15:99
[4] Muslim, Sahih, H.No: 1164